Heyet 3 - Devletin Anlaşılmamış Devri
Bir dönemin hiç duymadğınız olaylarını okumaya hazır mısınız ?
Vahdettin ile Mustafa Kemal’in arasındaki gizli antlaşmalar, İngiliz ve Amerikan istihbarat belgelerinde Kurtuluş Savaşı’nın perde arkası, Kazım Paşa’nn günlüğünde ve hatıralarında geçen çok önemli detaylar, İstanbulda’ki gizli birlik, Enver Paşa ve Mustafa Kemal Paşa arasndaki gizli savaş, Atatürk’ün ölümünün ardındaki sır, Atatürk’ün Abdülhamid ve Vaahdettin hakkında söylediği bomba sözler, İttihat Terakki’nin gizemleri, Kurtuluş Savaşı’nın ve Cumhuriyet’in kuruluş yıllarındaki olayları ve daha birçok şey.
Yazılan her şey belgelere, hatıralara ve kaynaklara dayalı bir şekilde bu kitapta seni bekliyor. Okurken her satırda hayretiniz artacak ve yakın tarihin en derin sularına gireceksiniz. Bir tarih profesörü olsanız bile, inanın bu kitaptan çok şey öğreneceksiniz. Bunun için ilk sayfayı açıp başlamanız yeterli. Zaten duramayacaksınız.
HEYET III
''Nasıl yani usta? Kazım Karabekir paşa da mı bu
işin içindeydi? Milli Mücadele olmadan önce hem de
öyle mi?"
"Evet evlat, dediğim gibi çok önceden kurulmuş-
tu plan."
"Bunu nasıl biliyoruz usta?"
"Bak evlat, Kazım Paşa Trabzon'a cephane bırak-
tığını ve bunun şark cephesine ilk hediyesi olduğu-
nu söyler. Şark cephesinden kastı Milli Mücadele
cephesi. Başka bir yerde ise Batum'dan Reşit Paşa
gemisine binerken geminin şaftına hafif Japon topları
gemisine binerken geminin şaftına hafif Japon topları
bıraktığını söyler ve parantez içinde ise bu Mustafa
Kemal'e hediyemdi der."
"Yani bunda ne var ki usta? Zaten Mustafa Ke-
mal Paşa Milli Mücadele'nin başı değil mi?
↑
SAYFA 1
"Ama evlat, Kazım Paşa bunları daha Mustafa
Kemal Samsun'a çıkmadan önce yazıyor. Daha Milli
Mücadele bile başlamamış."
"Aaa!"
"Gördüğün gibi her şey aslında önceden plan-
lanmış."
"peki ya usta, kaybetseydik?.."
✦───────꧁꧂───────✦
Kemal Samsun'a çıkmadan önce yazıyor. Daha Milli
Mücadele bile başlamamış."
"Aaa!"
"Gördüğün gibi her şey aslında önceden plan-
lanmış."
"peki ya usta, kaybetseydik?.."
"Enver Paşa Batum'da yani Gürcistan tarafında
bekliyordu. Eğer kaybetseydik aşağı inecekti."
"O da mı planın içindeydi?.."
"Aslında onun durumu biraz farklı..."
"Usta Bir de o vakit yani Enver Paşa filan kaldı
mı ki ? ittihat Terakki filan çoktan ölmedi mi?"
"Ne ölmesi evlat . Cumhuriyetten sonra bile vardı."
"Peki usta, bu ittihat Terakki nedir ya? Bir derin
istihbarat mı?"
"Aslında ilk başlarda gizli bir loca gibiydi. Hat-
ta Kazım Karabekir Paşa ilk başta bunun içindeydi.
Kendi yazdığı 'İttihat ve Terakki Cemiyeti' kitabında
bu cemiyetin ayinmiş gibi yapılan törenlerini ve son-
ra da gizli işaretlerini filan hep anlatır."
"Peki usta, neden Enver Paşa Milli Mücadele'ye
dahil olmadı?"
↑
SAYFA 2
"Çünkü bu Milli Mücadele'de ayrım yapardı.
Mustafa Kemal taraftarları ile Enver Paşa taraftarları
oluşurdu."
"Peki, neden Mustafa Kemal Paşa seçildi?"
"Aslında ondan önce başka bir isim tercih edil-
mişti."
"Kimdi?"
"Dur, dur evlat. Belli ki bu konu çok uzayacak.
Gel o zaman konunun daha derinlerine inelim ama
yanına bu sefer bir not defteri daha al. Çünkü bugün
ben sana anlaşılmamış bir devrin hikayesini anlatır-
ken belgeler, hatıralar ve kaynaklar kullanarak anla-
tacağım. Gizli mesajlar, gizli toplantılar, saklı mek-
tuplaşmalar ve daha bir çok şey..."
"Buyur usta, ses kayıt cihazını da açıyorum."
"Aç evlat."
"Usta, önce Mustafa Kemal Paşa'dan önce seçilen
o ismi söylesen. Kim seçti, neden o ve niye sonradan
vazgeçildi?"
"Dur evlat, dur, ben sana olayı en baştan anla-
tayım. Olay İstanbul'da, Erenköy'de bir evde geçer.
O gün ordunun önemli isimleri o evde toplanmış ve
gizli bir toplantı yapılmaktadır."
"Toplantı ne toplantısı usta?"
"Toplantı evlat..."
↑
SAYFA 3
✦───────꧁꧂───────✦
Bu kitapta geçen tüm olaylar çeşitli belgeler, hatıralar, ve kaynaklar kullanılarak yazılmıştır.
Ustanın yaptığı ise sadece olayları birbiri ile karşılaştırarak bir gerçeğe ulaşmaya çalışmaktır.
Burada yazılanlar sizi bir ideolojiye itmeyecek. Sadece size bilgi ve fikir verecek.
Geri ise size kalmış. Bu zorlu ve bir o kadar da hakkında yazması riskli ve de hassas dönemin kapılarını aralarken, oldukça objektif olmaya çalıştık. Amacımız ne bir yeri savunmak ne de nefret tarihçiliği yapmaktır.
Tek amacımız yeni nesle bu dönemi en açık şekilde anlatmaktır. Ama şunu da belirtmek isterim ki bu kitabı okuyan bir tarih profesörü dahi olsa bu kitaptan inanın çok şey öğrenecektir.
Neyse sözü çok uzatmayalım. Çayınız hazırsa devletin anlaşılmamış devri
HEYET III başlıyor...
✦───────꧁꧂───────✦
↑
SAYFA 4
✦───────꧁꧂───────✦
Toplantı, Vahdettin'in ablası Mediha Sultan'ın
oğlu Sami Bey'in malikanesinde yapılır.
Tarihler 1919 yılının Mart ayını göstermektedir.
Ordunun üst düzey isimleri Milli Mücadele'nin başına
geçecek isimleri tartışmaktaydı ve bu tartışma da
saatlerdir devam etmekteydi. Bir yandan ardı ardına
yanan sigaralar odayı iyiden iyiye dumana boğarken,
diğer yandan hareketli tartışmalar yaşanıyordu.
İsimler tartışılıyor, en uygun aday bulunmaya çalışılıyordu.
Herkesin kafasında bir isim, diğer yandan ise o
isimlere karşı çıkıp yeni isimler öneren yeni kişiler.
Zaman gece yarısına doğru akarken artık bir isim
iyiden iyiye öne çıkmaya başlamıştı. Bu isim Enver
Paşa'nın kardeşi ve 'Bakü Fatihi' olarak bilinen Nuri
Paşa idi. Tamamdı artık her şey. Milli Mücadele'nin
Başına geçecek isme karar verilmişti. Herkes artık
yavaş yavaş toplanıp dağılmak için harekete geçmişti.
↑
SAYFA 5
Toplantıda bulunanların içinde biraz şüphe, biraz
ümit ve 'hayırlısı olsun, inşallah'' temennileri bulun-
maktaydı.
Herkes köşkten dışarı çıkmış, kapı önünde veda-
laşırken, bir aracın köşke yaklaştığını görürler.
Tedbir amaçlı eller silahlara doğru gitmiş bir halde,
gelen kişinin kim olduğunu anlamaya çalışırlar Daha
sonra gelen kişinin davetli olduğu halde toplantıya
gelmeyen Refet Bey olduğunu anlarlar. O meşhur
Refet Bele. Herkes rahat bir şekilde nefes alırken
Refet Bey araçtan inip geç kaldığı için özürlerini dile
getirip kimin üzerinde karar kılındığını sorar. Cevap
Nuri Paşa olur. Refet Bey ise biraz duraksar ve ardın-
dan karşısında ki kişilere dönüp;
"Nuri Paşa pek doğru bir karar olmasa gerek"
Deyiverir.
"Neden?"
"Halkın daha çok tanıdığı bir isim olması lazım.
Nuri Paşa önemli bir isim ama her kesimin bilip de
peşinden gideceği biri olmalı."
"Sizin aklınızda biri var mı?"
"Ben Mustafa Kemal Paşa olsun derim. Hem
arkasında Çanakkale var."
Bu söz üzerine generaller ve komutanlar birbir-
lerine bakıp Refet Bey'in haklı olduğunu düşünerek
tekrar köşke girerler ve tartışma yeniden başlar.
↑
SAYFA 6
Çünkü Mustafa Kemal Paşa'yı istemeyen kişiler
de vardır. İstişareler uzun süre devam eder. Padişaha
verilecek isim listesi bir bir yazılır; listedeki isimlerin
yanlarına da kimin olsun deyip kimin olmasın dedi-
ği not edilir. Aynı zaman da neden o isme karşı olun-
duğu da yazmaktadır. Gece sona erdiğinde bir isim
üzerinde karar kılınsa da tam bir birlik yine sağlana-
mamıştır. Artık bu işin son kararını da Sultan Vahdettin
verecektir ve o gün toplantı sona erer.
İsimleri sultana ulaştıran bizzat sadrazamdır.
Sadrazam,Mustafa Kemal Paşa'nın adının öne çıktı-
ğını söyleyerek şunu ekler:
"Padişahım, askerler Mustafa Kemal'i ister."
Vahdettin bir yandan sadrazamı dinleyip diğer
yandan elindeki listeye bakarken, Mustafa Kemal
Paşa'nın olmasını istemeyen bir isme bakar. Bu
Harbiye Nazırı Şakir Paşa'dır. Onun karşı olduğunu
görür. Ardından ablası Mediha Sultan'ın oğlu ve
sırdaşı olan Sami Bey'e fikrini sorarken, diğer yandan
Şakir Paşa'nın yazdığı notu göstererek;
"Ne dersin? Enver mi daha iyi askerdir yoksa
Mustafa Kemal mi?" diye sorar.
Sami Bey bir yandan sultanı dinlerken, diğer
yandan da kendine uzatılan notu okumaktadır.
Notta yazan ise şudur: "En iyi askerimizdir ama
bazı sebeplerden dolayı uygun değildir.
Cumhuriyetçi olduğu söylenir."
↑
SAYFA 7
Notu okuyan Sami Bey, sultanın sorusuna
direk cevap vermese de aynı zamanda dayısı
olan Vahdettin'e bakarak;
"Yazılanları okudunuz sultanım. Hepsi doğrudur.
Mustafa Kemal cumhuriyetçi biridir. Hanedan
sıkıntıya düşebilir. Hanedanınızı hesaba katıp
başka bir isim düşünelim. Bakın cumhuriyetçi olduğu
yazıyor." deyip tekrar aynı sözü söyler: "Hanedanınızı
düşünün..."
Sultan Vahdettin, Sami Bey'in sözünü bitirmesini
beklemeden kendisi doğrudan konuşur. Adeta
kitabın ortasından girercesine;
"Ne hanedanı! Ne hanedanı! Hanedan mı kalmış?
Hanedan handegan olmuş. (Burada kelime
oyunu yapar ama söylemek istediği hanedan artık
bitmiş, güçsüzleşmiş, tarumar olmuş demek
istemektedir.) Madem en iyi askerimiz diyorlar,
o zaman onun gitmesi lazım" diye sertçe konuşur. Bunu
söyledikten sonra kendi kendine fısıldarcasına;
"Eski paşalar onu kıskanıyorlar." der ve ardından
askeriyenin aldığı karara imzasını attıktan sonra tek
bir cümle söyler:
"Bu adam bu işi yapacak." Bu imza ve bu söz.
Tarihin değişimi asıl şimdi başlıyordu.
↑
SAYFA 8
Ustanın bardağına çayı doldururken, bir yandan
da ona dönüp konuşmaya başladı:
"Usta, peki Mustafa Kemal Paşa'nın bunlardan
haberi var mıydı? Yani o ne zaman bunun farkına
vardı?"
"Elbette o da bunun farkındaydı evlat. Hatta
daha Padişah Vahdettin ile görüşmeden yani
İstanbul'a git emri gelmeden önce Mustafa Kemal
Paşa'nın karakutusu olarak anılan yaveri Cevat
Abbas'ı çağırıp ona bir şey söylüyor."
"Ne söylüyor?"
"Cevat, beni anlayan ve bana samimiyetle
bağlanacak ve işten ziyade maksadıma hakim
olacak kabiliyette bir yaver ve birkaç emir zabiti
ve mülhak zabitler bul!" diyor ama dikkat et evlat,
ne diyor: 'İşten ziyade maksadıma hakim olacak kişiler
bul' diyor. Yani Mustafa Kemal Samsun'a çıkmadan
çok önce bir plan kuruluyor. Bu sırrı ise karakutusu
olan yaveri Cevat Abbas'a söylüyor. Yani anlayacağın
'Beni anlayacak subaylar bul' diyor. Çünkü atanma
sebebi ne kadar isyan bastırmak gibi olsa da ama-
cının isyan çıkarmak olduğunu anlamayan kimseler
olsun istemiyor.
"Peki, usta, açık açık şunu soracağım: Yani şimdi
tamam, biz bir plan kuruyoruz. anladığım kadarıyla
↑
SAYFA 9
Kod ÇeviriciKod Çevirici EmojilerEmojiler